Erdoğan rejimi toplumun aşağı yukarı yarısının açıkça karşı çıkmasına, önemli bir oranda kararsız seçmenin bulunmasına, bilhassa milliyetçi-muhafazakar tabanda ciddi bir tereddüt oluşuna aldırmayarak yüreğinin götürdüğü yere gitmekte kararlı.
 
Bu esnada bugüne dek kendisine hep kazandırmış olan, kriminalize ederek kutuplaştırma siyasetini yine başat manivela olarak kullanmaktan da çekinmeyerek, halihazırda şekillenmiş olan toplumsal yarılmayı alabildiğine derinleştirmeyi göze alıyor.
 
7 Haziran seçimlerinin ardından Kürt halkına karşı devreye sokulan savaş politikaları ve 15 Temmuz  darbe girişimi sonrasında karşı karşıya kaldığımız OHAL uygulamaları Türk tipi başkanlık rejiminin yani zincirlerinden boşanmış bir Erdoğan saltanatının neye benzeyeceğini açıkça gösteriyor: Türkiye halklarının, emekçilerin, kadınların ve doğanın geleceğinin tek bir şahsın arzu, hırs ve korkularına emanet edileceği otokratik bir düzen!
 
Derinleşeceği aşikar olan bu ağır siyasal gericilik evresine dur demenin, imdat frenini çekmenin yolu, hiç şüphesiz 16 Nisan’da Başkanlık rejimini öngören Anayasa değişikliği referandumundan güçlü bir Hayır oyunun çıkmasıdır.
 
Öte yandan güçlü bir Hayır dinamiğinin diktatörlüğe dur demenin ötesinde, referendum sonrası artacak saldırılara karşı direnişe daha hazırlıklı girmeyi sağlayacağı gibi mevcut mücadeleleri güçlendirebileceğini ve yeni mücadeleleri kışkırtabileceğini de gözden ırak tutmamak durumundayız. Bu çerçevede Anayasa değişikliklerinin halkın hangi temel ihtiyaçlarını gidermeye yönelik olduğunu sorgularken, temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, ulusalcı ve neoliberal pozisyonlara düşmeden kimi sosyal talepleri yükseltmek de elzemdir.
 
İşgüvencesi için, kadının bedenine yönelik müdahaleleri savuşturmak için, grev yasaklarına karşı, kıdem tazminatının kaldırılmasını önlemek için, denetimden muaf bir Varlık Fonu’nun derinleştireceği doğa tahribatına karşı; rant, savaş ve darbe politikalarına karşı Hayır kampanyaları etrafında örgütlenelim!
 
“Kitlelerin özel bir uyanışı yönünde hangi kıvılcımın yangını alevlendireceğini bilmiyoruz, bilemeyiz. Bundan dolayı zemini, tüm zeminleri hatta görünürde en eski, en şekilsiz ve en verimsizlerini dahi hazırlamak için, komünist ilkelerimizi eyleme geçirmeliyiz. Yoksa görevimizin gerektirdiği düzeyde olamayız, yeterli hazırlığı yapmamış, gerekli tüm silahları edinmemiş oluruz” diyordu, 100 yıl önce dünyayı sarsmanın yollarına aramış ve bulmuş bir isim.
 
Hazırlıklı olalım!
 
Bu köhne dünyada bir gedik açma ihtimalini yaratmak için antikapitalist, feminist, ekolojist ve enternasyonalist bir HAYIR’ı inşa edelim.

 

Sosyalist Demokrasi için Yeniyol