Türk-İş’e bağlı Cam, Çimento, Seramik ve Topak Sanayi İşçileri Sendikası, kısaca Kristal-İş, ile Şişecam arasında yürütülen 24. dönem toplu iş sözleşmesinde(TİS) anlaşma sağlanamaması üzerine 20 Haziran’da 5 bin 800 işçi greve çıktı. Grev, Kristal-İş’in örgütlü olduğu Paşabahçe Cam Sanayi A.Ş’nin Kırklareli, Mersin, Eskişehir fabrikaları, Anadolu Cam Sanayi A.Ş’nin Mersin fabrikası, Trakya Cam Sanayi A.Ş’nin Trakya Düz Cam, Trakya Otocam ve Mersin fabrikaları, Anadolu Cam Yenişehir Sanayii A.Ş., Trakya Cam Yenişehir Sanayii A.Ş. ve Cam Elyaf Sanayi A.Ş. işyerlerinde gerçekleşmekteydi.

Grevin nedeni olarak görülen TİS görüşmelerinde anlaşmazlığa yol açan üç talep vardı. Bunlardan ilki ücret iyileştirmeleriydi. Kristal-İş saat başı ücrette 1,90TL artış talep ederken, işveren 90 kuruşta ısrar ediyordu. İkinci anlaşmazlık konusu işçilerin yatay geçiş hakkı, yani kapanan fabrikalarda çalışan işçilerin tamamının hiçbir hak kaybı yaşamadan diğer fabrikalara geçirilmesiydi. Bu talep geçen yıl İstanbul Topkapı Şişecam fabrikasındaki direnişin ana taleplerinden biriydi ve fabrikanın kapatılmasının ardından 13 gün boyunca fabrikayı işgal edip direnişe geçen Kristal-İş üyesi işçilerin kazandığı bir haktı. Üçüncüsü talep ise işverenin talebi olan ikramiye kesintisiydi. Mevcut toplu sözleşmeye göre, ikramiyelerde kesinti yapılamıyor. Cam fabrikalarında ısının özellikle bahar ve yaz aylarında çok yükselmesi nedeniyle işçiler istirahat izinleri kullanma hakkına sahip. İşte işveren de gözünü işçilerin bu hakkına dikmişti.

Gece gündüz demeden 59 dereceye varan sıcaklıklarda çalışarak üreten cam işçisinin hayat pahalılığının ve yüksek kesintilerin erittiği gelirlerini kimseye mahkum olmadan yaşayabileceği bir düzeye çıkarılması için verdiği mücadele 27 Haziran tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla kesintiye uğradı. Sınıfın örgütlü gücünden ve grev silahından korkan otoriter Erdoğan hükûmeti, grevi “genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle 60 gün süreyle erteledi. Tıpkı öncüllerinin 2001, 2003 ve 2004’te yaptığı gibi, alınan bu karar, hükûmetin işçi sınıfının örgütlülüğünden ve grev silahından korktuğunun bir göstergesidir. İşçi sınıfı için grev yasal bir hak, aynı zamanda da sınıf mücadelesinde bir silahtır. Bu hakkın sermaye güdümündeki hükûmetçe gaspı kabul edilemez!