“Son kertede bir Marksistim, çünkü yanlızca Marksizm insanlığa ve geleceğine kendini aldatmadan yirminci yüzyılın tüm o korkunç deneyimlerine, Auschwitz ve Hiroşima’ya ‘Üçüncü Dünya’daki açlığa ve nükleer yokoluş tehdine rağmen inanabilmeyi sağlar. Marksizm bize hayata ve insanlara karşı ve onları sevmek yönünde dil sürçmesine mahal bırakmadan, maymunsu yaratıklardan evren kaşiflerine ve cennet fatihlerine gelinceye kadar neslimizi ileriye götüren milyonlarca yıllık bitmez tükenmez güçlüklerin ve kaçınılmaz tersyüz oluşların tamamıyla bilincinde olarak, pozitif bir tutum takınmayı öğretir. İnsanın toplumsal varoluşu üzerinde bilinçli bir denetim kurmak bugün ve bu nesil için bir hayat memat meselesi haline gelmiştir. Sonunda tüm arzularının en soylusunu gerçekleştirmeyi başaracaktır: “İnsana yakışır, sınıfsız, şiddetsiz bir dünya sosyalizmi”

Ernest Mandel yüzyılımızın en karanlık günlerinde; zihinsel kapasitesi, inanılmaz enerjisi ve taşkın iyimserliği ile “Ekim Devrimi kuşağı” ile daha güzel bir dünya için umutların yeniden yeşermeye başladığı 1960’ların dünyası arasındaki soğuk karanlık yılların aşılmasında büyük pay sahibidir.