Köstebek –

ÖDP, olağanüstü konferansı henüz geride bırakmışken bu kez de olağan konferansın eşiğine gelinmiş bulunuyor.

Şubat 2009 Olağanüstü Konferansının sonuçları, bir kez daha temel meseleleri gündemine almayan bir konferans sürecinin, ÖDP’nin kendisini aşmasına veya yeniden yapılandırmasına değil giderek çözülmesine yol açtığını gösterdi. Konferans bir sosyalist partinin varoluş gerekçesini tahrip eden bürokratik bir çağrının yasal olarak zorunlu sonucu olmuştur.

İşsizliğin ve sefaletin bir kabus gibi çöktüğü bir ortamda yazılı kağıtlarda söylenenler ne olursa olsun önümüzdeki mücadeleler için herhangi bir yöneliş tespit edilmiş değildir. Tartışma düzeyi ve alınan kararlar, iki yıl önce Nisan 2006 Özgürlükçü Sosyalizm program konferansıyla ve ona eklenen kararlarla kıyaslandığında bütünlükten yoksundur, düzey bakımından da kapsamlı olmaktan ziyade gündelik politikaya kilitlenmiştir. Basına Yansıyan “Ergenekoncu”, “liboş” ve benzeri suçlamalar da durumun vehametini gösteriyor.

Her iki kesimdeki görüşlerin partinin kuruluşunda yer aldığı hatırlanırsa, bulanık suda balık avlama sevdasının suyun tükenmesiyle paniğe dönüştüğü söylenebilir.

Yeniyol, partinin Özgürlükçü Sosyalizm programına sahip çıkmaktadır ve doğal olarak bu türden bir yönelimi benimseyenlerle bir politik yakınlık içinde olacaktır. Bu hattın ne derece içselleştirildiği konusundaki çekincelerini saklı tutmak kaydıyla, Yeniyol kendisini antikapitalist bir zeminde tarif eden kanada oy vermeyi tercih etmiştir.

Yeniyol’un “nasıl bir parti” diye koşullardan azade bir önerisi yoktur. İçinde bulunduğumuz güç ilişkilerini gözönüne alarak emekçilerin kendi eseri olacak bir özgürlükçü sosyalizm yolunda 2006 ÖDP Programının önemli bir kaldıraç olduğu kanısındayız. Yeni mücadeleler, yeni deneyimler muhakkak ki bu programın daha da derinleştirilmesine ve zenginleştirilmesine yol açmalıdır. Ancak içinde bulunduğumuz durumdan ve ruh halinden kurtulmak için Özgürlükçü Sosyalizm perspektifi ÖDP tarihinin programatik olarak en önemli kazanımıdır.

Şu ana kadar yürütülmüş tartışmaları, fiilen şekillenmiş eğilimleri yoksaymak gerekmez. Ancak önümüzdeki olağan konferans sürecinde, geçtiğimiz iki olağanüstü konferans geriliminin dışında, yeniden yapılanmanın gereklerini yoldaşça bir tartışma ve arayışla sürdürmeliyiz.

Ayrılık sözü kimsenin hoşuna gitmiyor, ancak birliğini hâlâ belleklerden silinmeyen bir yöntemle kotarmış olanlar, ayrılacak olsalar da bunu sosyalist hareketin bütünü için bir kazanım haline getirmenin yollarını aramalıdırlar. On üç yıllık ortak mücadeleler, deneyimler ve kazanımlar bir yeniden yapılanmanın yolunu açabilir. Ne var ki, bunun nesnel koşulları yoksa kimi kısmi birlikteliklerin imkânını da berhava etmeden gerçekleştirilebilecek “sağlıklı” bir ayrılık, “hastalıklı” bir birlikteliğe tercih edilmelidir.
ÖDP ya yapısal bir dönüşüm geçirerek emekçilerin, ezilenlerin kurtuluşu için bir mücadele aracı haline gelecektir veya tarihte bir dizi örneği görüldüğü üzere çürüyecektir. Organik bir partinin inşasını geciktirecek her türlü işbitiricilik ve beklemecilik bu çürümeyi hızlandıracaktır.

Yeniyol, olağan konferans sürecinde gücü yettiği oranda tartışmalara katılarak, partiyi bir bütün olarak kendi fikrine çekmeye değil, 2006 Özgürlükçü Sosyalizm programı zemininde bir kanadın inşasına çalışacaktır. Parti çoğulculuğu, bir dizi fikrin, karar alma çoğunluğuna doğru kümelenmesi ile bir gerçeklik haline gelecektir.

Şubat 2009 konferansına sunulan metinleri savunan veya bu yönde oy kullanan yoldaşların da baştan kemikleşmiş, tıkanmış bir tartışma yerine Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin ve onunla birlikte, benzer bir antikapitalist programatik yönelişi sahiplenen çeşitli sosyalist eğilimlerin yeniden yapılanmasına katkıda bulunacak bir yöntem izlemelerini dileriz.

 

KÖSTEBEK

Sosyalist Demokrasi için Yeniyol e-bülten

Sayı 1

15 Şubat 2009