Fatma Ramazan

 

Aşağıdaki açıklama, Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu, EFITU Yönetim Kurulu üyesi Fatma Ramazan tarafından, sendikanın içinde yaşanan tartışmanın ardından 26 Temmuz 2013’de yapılmıştır.

Al-Sisi’nin “İzni” Öldürücü Bir Zehirdir

Yoldaşlarım, Mısır işçileri kendi hakları ve daha iyi bir Mısır için mücadele ediyorlar. Mısır işçi sınıfı özgürlük ve sosyal adalet hayal ediyor, adına işadamı denen hırsızların fabrikaları kapatıp milyarlarca doları ceplerine attığı bir dönemde iş hayal ediyorlar. İşçilerin hakları ve hatta bazen hayatları pahasına da olsa sadece yatırımı teşvik etmekle ilgilenen hükümetlerin yönetimi altındayken, adil bir ücret hayal ediyorlar. Mısır’lı işçiler çocukları için daha iyi bir hayat hayal ediyorlar. Hastalandıklarında ilaç hayal ediyorlar, ama bulamıyorlar. Barınabilecekleri bir dört duvar hayal ediyorlar.

25 Ocağın öncesinden beri, haklarınızı talep ediyorsunuz ve yine aynı cevaplanmayan talepler için Mübarek’in düşüşünden sonra da grevlere ve eylemlere devam ediyorsunuz. Hem Müslüman Kardeşler, hem ordu, solla, sağla ve merkezle çeşitli pazarlıklar yürüttüler, ama bunların hiç birinde bir kez olsun sizin talepleriniz ve haklarınız akıllarına gelmedi. Akıllarındaki tek şey, kadar birbirlerinden tecrit edilmiş bir şekilde yanan ve karanlık zamanlarda sizin yaktığınız kıvılcımları nasıl söndürecekleriydi.

Suez’de, Kahire’de Fayyoum’da ve Mısır’ın her yerinde, ordu grevlerinizi güçle bastırmadı mı? Ordu pek çoğunuzu tutuklayıp, sadece en temel haklarınız olan örgütlenme, grev ve barışçıl gösteri haklarınızı kullandığınız için sizi askeri mahkemelerde yargılamadı mı? Bu hakları kriminalize etmek için inatla çalışarak, tüm Mısır halkının barışçıl gösteri düzenleme, grev ve oturma eylemi yapma haklarını ellerinden alan bir yasal düzenleme yapmadı mı?

Daha sonra Mursi ve Müslüman Kardeşler geldi, onlar da işten çıkarmalar, tutuklamalar, grevleri güçle bastırma konusunda Mübarek’in ayak izlerini takip ettiler. İskenderiye’deki Titan Çimento fabrikasındaki işçilerin üzerine polis köpeklerini gönderen Mursiydi.  Dürüst ve genç Mısırlıların katilleri olan aynı polis ve askerler şu anda omuzlarda taşınıyorlar. Onlar yetkililerin bizim hepimize karşı silahları – ve bu kurumlar temizlenmediği sürece de hep öyle kalacaklar.

Müslüman Kardeşler, Mısır halkına karşı her gün suç işledi, bunlar masum insanların ölümüne yol açtı, bu sırada ordu ve polis ise bunları vahşi bir şiddet ve cinayetlerle karşıladı. Ama hepimiz, ordu ve polisin ne zaman müdahale ettiğini hatırlayalım? Çatışmalar başladıktan çok sonra ve kan döküldükten sonra müdahale ettiler. Niye Müslüman Kardeşler tarafından Mısır halkına karşı bu suçların işlenmesini daha başlamadan engellemediler? Kendinize bir sorun, bu çatışma ve kan gölü kimin yararına? Hem Müslüman Kardeşler, hem de ordu liderliğinin çıkarlarına hizmet ediyor. Nasıl ki yoksullar, devletler arasındaki savaşların ölmeye mahkum askerleridirler, Mısır yoksulları, işçileri ve köylüleri de iç savaşın ve çatışmanın benzinidirler. Mokattam’da kapıcının masum çocuğu öldürülmedi mi, benzer şekilde Giza’da da?

Bugün bizden sokağa çıkıp, Al-Sisi’nin cinayetler serisini onaylamamız isteniyor ve üç sendika federasyonunu da anlaşmış buluyoruz; devletin Mısır Sendikalar Federasyonu (ETUF), Mısır Demokratik Emek Kongresi (EDLC) ve Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu (EFITU) (benim de Yönetim Kurulu üyesi olduğum). EFITU yönetim kurulunda, kurulun diğer üyeleriyle, üyelerimize ve Mısır halkına Cuma günü sokağa çıkmaya çağıran bir bildiri yayınlamamamız ve bildiri de belirtildiği gibi “ordu, polis, ve halk el ele” gibi bir durumu kabul etmememiz gerektiğini tartıştım. Ben 9 oya karşı yanıma 4 kişinin daha oyunu çekerek azınlıkta kaldım ve sonucunda 3 sendika federasyonu da, terörizmle mücadele adına yapılan bu protestolara işçileri çağırdılar.

Böylelikle biz kaynayan tencereden ateşin içine atlamış olduk. Müslüman Kardeşler, çeşitli suçlar işlemiştir ve bunlardan sorumlu tutulmalı ve bunlar için yargılanmalıdır, tıpkı polis ve askeri yetkililerin ve Mübarek rejiminin adamlarının, işledikleri suçlardan sorumlu tutulup yargılanması gerektiği gibi. Dini bir diktatörlüğün, yerini bir askeri diktatörlüğe bırakmasına kanmayın.

Mısır işçileri, taleplerinizin açıklığının farkında olun. Siz, çocuklarınız ve kendiniz için iş istiyorsunuz, adil bir ücret istiyorsunuz, Mübarek’in iş adamlarının sizin çıkarlarınıza karşı kendi çıkarlarını korumak için tasarladıkları yasalara karşı kendi haklarınızı koruyacak yasalar istiyorsunuz. Kalkınma için gerçek bir planı olan, büyüyen işgücü için yeni fabrikalar açacak bir devlet istiyorsunuz. Özgürlük istiyorsunuz, her türlü özgürlük; örgütlenme özgürlüğü, grev özgürlüğü. İşkence ve cinayete kurban gitmeden özgür yurttaşlar olarak yaşayabileceğiniz bir ülke istiyorsunuz. Sizinle bu talepler arasında duranı belirlemeniz lazım. Sizi kandırmalarına ve sizi sizin olmayan savaşlara sürüklemelerine izin vermeyin. Bugün veya yarın, terörizmle mücadele adı altında bu talepleriniz ve haklarınız için bastırmaktan vazgeçmenizi isteyeceklere kulak asmayın.

http://www.internationalviewpoint.org/spip.php?article3043 adresinden çevrilmiştir.