Kadınlar, “evlendirme yetkisi bulunan kurumlar” arasına il ve ilçe müftülüğünün de eklenmesi öngören Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısına tepki gösterirken AKP, “Boşanma ve Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ve Boşanma Olaylarına Dair Komisyon Raporu”nu da tekrar meclis gündemine getirdi. Hem tasarıda hem raporda ortak olan din görevlilerinin aile işlerinde yetkili kişiler olarak tanımlanması. Boşanma Komisyonu raporunda ilahiyatçıların boşanmak üzere olan çiftlere arabuluculuk ve aile danışmanlığı görevi yapması önerilirken tasarıda il ve ilçe müftülerine nikah kıyma yetkisi veriliyor. İsteyen istediği yerde nikahını kıydırma hakkına sahiptir deniyor da diğer projelerinde olduğu gibi AKP’nin müftü nikahı projesini üst düzey “demokratik” teşviklerle istenir hale getireceğini kestirmek zor değil.
 
Hâlihazırdaki medeni hukukun dışına çıkılmayacağı iddia edilse de, hedeflenen toplumsal cinsiyet düzeni düşünüldüğünde zaman içinde müftü nikâhının hangi “toplumsal talepleri” karşılayacak şekilde esnetilebileceğini kestirmek zor değil. Bugün medeni nikâhın yanısıra dini nikâh kıydırmak da isteyen Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan bir düzenlemenin yarın bu topluluğun çok eşliliği, küçük yaşta evlilikleri kapsayan diğer “dinsel” taleplerini karşılamak için değiştirilmeyeceğinin garantisini kim verebilir!
 
Çok vahim diğer değişiklik tasarısı da, sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildiriminin nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılabilecek olması. Bu, pratikte çocuk evliliklerine ve tecavüzlerine davetiye çıkaracak bir madde zira sağlık kontrolüne gitmediği sürece küçük yaşta evlilikler ve tecavüz vakaları tespit edilemeyecek. Diğer yandan, reşit olmayan evlilikleri gizlemek için herhangi bir sağlık sorunu için sağlık kurumlarına götürülmekten imtina edileceği için kız çocuklarının sağlık ve yaşam hakları tehdit altında olacak.
 
Din adamlarının kadın ve aile ile ilgili düzenlemelerde önemli aktörler olarak sokulması sivil hayatın her noktasını dinselleştirme gibi genel bir amaçtan öte daha özel ve net bir amaca hizmet ediyor. Bu özel amaç kadınların eşit vatandaş statüsünden çıkarılıp dinin, örfün ve ailenin ikinci sınıf üyelerine dönüştürülmesi şüphesiz. Her otoriter rejim gibi AKP rejimi de kendi sürekliliği için kadınların baskı altına alınmasını şart görüyor. Erkeklerin rejimle işbirliğini sağlamak; kadın ve erkek arasındaki sözümona doğal-tanrısal eşitsizlikleri öne sürerek diğer eşitsizlikleri doğallaştırmak; kadına yönelik şiddet, küçük yaşta veya zorla yaptırılan evlilikler gibi aynı zamanda yoksullukla da ilgili olan sorunları kamusal bir mesele olmaktan çıkarıp kutsal ailenin içinde görünmez kılmak gibi “klasik” hedefleri işçi sınıfının geneline maddi ödünler vermeden din dozunu arttırarak gerçekleştirmek istiyor.  Kadınların en temel kazanımlarını geri alarak erkekleri ve erkek egemen aileyi güçlendirmeyi, böylelikle de itaatkâr bir toplum düzenini tesis etmeyi hedefliyor.
 
En temel toplumsal problemin şiddet, yoksulluk, cinayet veya tecavüz değil boşanma ve evlenmeme olarak ortaya konduğu durumda kadınların boşanma, miras, mal paylaşımı ve şiddet görmeme haklarının tırpanlanması kaçınılmazdır. Nitekim, daha kötüsünü hayal etmemize izin vermeyen komisyon raporunda kız çocuklarının tecavüzcüsüyle evlenmesinden, şiddet gören kadının evliliğe devam etmesi için “ikna” edilmesine, şiddeti şikayetin ve şiddete karşı tedbirin zorlaştırılmasından nafaka kısıtlanmasına kadar yok yok. İki yıldır ısıtılıp ısıtılıp getirilen bu rapordan önce bu komisyonun varlığına karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Her yıl yüzlerce kadının boşanmak istediği, erkekleri reddettiği için öldürüldüğü bir ülkede cinayet ve şiddet yerine boşanmayı temel bir sorun olarak dayatan bu komisyon gayrı-meşrudur, açıktan kadın düşmanıdır. Boşanmayı değil şiddeti, yoksulluğu, eşitsizliği durdurun!

 

Yeniyol’dan Kadınlar
 
9 Ekim 2017