Gerze Yaykıl köyünde termik santral yapma ısrarından bir türlü vazgeçmeyen Anadolu grubu anlaşılan kendisine karşı oluşan yoğun muhalefetten oldukça rahatsız. Bu bağlamda grubun yönetim kurulu başkanı Tuncay Özilhan’ın Radikal gazetesine önceki gün verdiği mülakatı kamuoyundaki tepkileri dindirme çabasının bir parçası olarak değerlendirmek gerek. İsminden başka radikallik bulmanın mümkün olmadığı mümtaz gazetemizin “Tecrübe Konuşuyor” başlıklı sayfası Özilhan ve grubunu aklamaya, kadir kıymet bilmez Gerzeli ve çevrecilere rağmen kendilerini ne ölçüde çevreci ve bölgenin kalkınmasına adamış olduklarına ispat etmelerine hasredilmiş.

Özilhan’ın Gerze’deki termik santral karşıtı kitleyi kendi deyimiyle “gürültü çıkaran 50-60 kişi” azımsamasıyla ifade etmesi akıllara başka bir şey getirmiyor: Özilhan ya Gerze’ye hiç gitmedi ve Gerze halkının termik santral karşıtı mücadelesinden haberi yok ya da kendi grubunun çıkarları için bu kadar açık bir manipülasyondan dahi imtina etmiyor! Bu yüzden biz öncelikle Gerze halkının muhalefetini azımsatmak için “gürültücü azınlık – sessiz çoğunluk” ya da “sabit fikirli çevre örgütleri” türü klişeleşmiş ifadeler yerine Gerze sokaklarında bir dolaşıp oradaki tepkileri anlamaya çalışmasını kendisine salık vermeyi bir borç biliriz.

Son dönemde Gerze’deki kitlesel termik santral karşıtı tepki defalarca kendisini ortaya koydu.  İki yıldır Anadolu Grubu’nun, devletin şiddet aygıtının da desteğini alarak Gerze’de kurmaya çalıştığı termik santrale karşı kitlesel ve meşru bir mücadeleyle topraklarını savunmayı sürdüren Gerze halkı, sayısız defa Anadolu Grubu’nu termik santral sevdasından vazgeçmeye çağırdı.  Son olarak geçtiğimiz Eylül ayı başında Gerze halkının iki yıl boyunca göstermiş olduğu tüm tepkiye rağmen termik santral yapma ısrarını sürdüren Anadolu Grubu, sondaj çalışması yapma gerekçesiyle intikal ettirilen yüzlerce polis, jandarma ve panzer eşliğinde Yaykıl köyüne girmeye çalışmıştı. Yaşamı ve doğayı savunan Gerzeliler 12 saate yakın süre boyunca atılan yoğun gaz bombalarının, tazyikli su, cop ve yer yer plastik mermilerin kullanıldığı vahşi müdahale karşısında ne pahasına olursa olsun termik santral cinayetine izin vermeyeceklerini direnişleriyle göstermişlerdi. Yine 26 Kasım 2011’de yapılan mitinge katılan binlerce Gerzeli, Anadolu Grubu’nu termik santral sevdasından bir kez daha vazgeçmeye çağırmıştı. Gerze’deki bu havayı solumuş herkes, ilçe ve civarında bir kaç kişiden başka, termik santralin kerametine inanan kimseyi bulmanın mümkün olmadığını iyi bilir.

Özilhan “devlet müsaade ederse” bölgeye 1 milyar euroluk yatırım yaparak bölgeyi kalkındıracağını iddia ederken kamuoyunun dikkatini yine çok başka yerlere çekerek termik santral karşıtı o hiç de azımsanmayacak kitlesel muhalefeti örtbas etmeye çalışıyor. Gerzeli’nin üretim araçlarını, toprağını, yaşam biçimini elinden alıp, topyekûn tasfiye etmeye kalkışarak yegâne alternatif olarak insanların bölgeden göç etmesine yol açacaksın ve sonra da kendi “yatırımının” bölgeyi kalkındıracağından dem vuracaksın. Oysa “kalkınacak olan” üretim araçları elinden alınmış ve yerinden yurdundan edilmiş bölge insanları değil olsa olsa Özilhan ve grubu olacak!

Tüm bu tepkilere rağmen Anadolu Grubu başvuru için son tarihi oluşturan 21 Aralık’tan bir kaç gün önce ÇED başvurusunu yaptı. Anlaşılan Özilhan sonucun olumlu çıkacağı şeklinde bir “garanti” almış olacak ki, projenin propagandasına başlamış durumda. “ÇED veriyorsa bunu kullanmak benim hakkım” diyerek, kendisini aklama, meşru gösterme telaşına düşmüş. Özilhan mülakatta ÇED raporu “ciddi araştırmalardan sonra hazırlanan bir rapor” diyor. Hâlihazırda Türkiye’de sunulan ÇED raporlarının ne kadar ciddi olduğu malum. O kadar ki (!); Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre ilk ÇED Yönetmeliği’nin yayınlandığı 1993 yılından 2010 yılı sonuna kadar verilen 452 ÇED gereklidir kararına karşı 31285 kez ÇED gerekli değildir kararı verilmiş. 32 ÇED olumsuz kararına karşı 2055 ÇED olumlu kararı verilmiş. Sermayenin çöplüğüne döndürülen bir ülkede sözde çevre mevzuatının “ciddi araştırmalardan sonra hazırlanan” ÇED raporlarının hazin bilançosu bu.

Bunu bir yana bırakalım, peki Anadolu Grubu’nun sondaj çalışması için Gerze’ye dahi giremediği gerçeği ne olacak? ÇED tanıtım toplantısını neredeyse tüm ilçe halkının topyekûn muhalefeti karşısında gerçekleştiremeyen, kolluk kuvvetlerinin desteğiyle dahi olsa hiç bir şekilde bölgeye gelemeyen insanlar, neyin araştırmasını ne ara ve nasıl yapmışlar? Kuşkusuz başta Gerze halkı tüm kamuoyu bu soruların yanıtının Özilhan tarafından verilmesini bekliyor. Üstelik tüm bunlara ilaveten Sinop İl Gıda ve Tarım Müdürlüğü’nden toprağın olumsuz şekilde etkileneceğini belirten görüş de bulunuyor.

Özilhan röportaj esnasında “Çevre benim çok önem verdiğim ve sık sık gündeme getirdiğim bir konu” gibi ifadelerle sermayenin o meşhur maskeli tiyatrosunu yeniden sahneye döküyor ve kendisi özelinde grubuna da “yeşil” bir imaj vermeye çalışıyor. Avrupa’da “nehrin kenarında, şehirde santrallar” var türevi gerçeği yansıtmayan sözlerle termik santrallerin nasıl tertemiz bir enerji yatırımı olacağından dem vuruyor. Öte yandan “Kirlilik Avrupa standartlarının altında olacak”, “dev bir liman yapacağız”, “ithal kömür kullanacağız” diyerek, yaratacağı kirliliği kendi ağzıyla da teyit ediyor. Onların deyimiyle “gelişen çevre dostu teknolojilere” rağmen(!), Özilhan ne derse desin özünde Gerze’nin sermaye grubunun çıkarları için riske atılacağını gizleyemiyor. Üstelik iklim krizinin hızla kontrol edilemez bir noktaya eriştiği günümüzde yeni kömür bazlı termik santraller inşa etmenin yeryüzü iklim sistemi açısından tam anlamıyla bir cinayet oluşturduğunu ilave etmek gerek. Hani röportajın yan başlığı “tecrübe konuşuyor” ya, insanın Özilhan’a, “asıl Gerzelilerin tecrübesi konuşuyor, bu yatırımların yaşam alanları, üretim araçları, sağlıkları dahil nelere mal olduğunu gördükleri için mücadelelerini sürdürmeye devam ediyorlar” diyesi geliyor.

Özilhan nükleere de karşı değil elbette. Bu yüzden“Türkiye’de tüm enerji projelerine karşı” çıkılmasından yakınıyor. Hemen ardından da şu süper ikna edici klasik argümana başvuruyor: “E o zaman keselim elektrikleri, karanlıkta oturalım!” Bu kuvvetli argüman(!) karşısında sadece nutkumuz tutuluyor. Madem öyle Özilhan elektriğini kapatsın da Gerzeliler biraz rahat etsin!

Özilhan “ÇED çıkmazsa üstüne bir bardak su içerim” demiş ya hani, hiç merak etmesin, prosedürden başka bir şey olmadığını defalarca kez tecrübe ettiğimiz ÇED çıksa da çıkmasa da, Gerzelilerin meşru ve kitlesel mücadelesi en nihayetinde Özilhan’a o bir bardak suyu içirecek!

Ekoloji Kolektifi
Yeşil Gerze Platformu

9.1.2012