Bağımsız sosyalist bir alternatifin bulunmadığı bugünkü koşullarda, 24 Haziran seçimlerinde emekçilerin, ezilenlerin taleplerine en yakın seçeneğin desteklenmesi gerektiğini düşünüyor ve bundan dolayı başkanlık için Selahattin Demirtaş’ı, parlamento için Halkların Demokratik Partisi’ni destekliyoruz.
Türkiye, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden bugüne demokratik hakların büyük saldırılara uğradığı çeşitli evrelerden geçtikten sonra, geriye kalan kırıntılarının da gasp edilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir seçime gidiyor. Yaklaşan seçimde Cumhur İttifakı tarafından amaçlanan, sadece diktatörlüğün oylanması ve onaylanması değil, herhangi bir denetimden azade bir keyfi yönetimin hukuki zemininin meşrulaştırılmasıdır. Bu nedenle birinci hedefimizin bu gidişe dur demek olduğu tartışmasızdır.
Saray-AKP-MHP bloğunun yenilgisi sağlanmadan yeni bir başlangıç yapılması mümkün değildir. Matematiksel olarak muhalefetin kendi içinde zıtlaşması esas amaca aykırıdır. Ancak HDP’nin konumu siyasal ve teknik olarak özel bir anlam da taşımaktadır. Her şeyden evvel, HDP’nin baraj altında kalması mecliste AKP lehine bir dengesizlik yaratacaktır. Öte yandan toplumsal muhalefet açısından HDP’nin oy oranındaki yükseliş önümüzdeki dönem emekçilerin, ezilenlerin hak arayışlarında önemli bir desteğe de karşılık düşecektir.
HDP’nin Millet İttifakı’nın dışında tutulmasına da serzenişte bulunmak anlamsızdır. “Millet İttifakı” adına yaraşan bir ittifaktır; bunun bileşenlerinden bir “demokrasi ittifakı” çıkartmak deveye hendek atlatmaktan beterdir. Böylece HDP kendi bağımsız söylemiyle geçmiş tartışmaları aşan bir yenilenme imkanına da kavuşabilir. Öte yandan HDP’nin de diğer muhalefet kesimleriyle yarışını kısır polemikler yerine inandırıcı, kapsayıcı taleplerini öne çıkararak sürdürmesi, genel muhalefetin toplam oyunu düşürmeden kendi payını çoğaltmasının yolunu açacaktır.
İkirciklilik Bir Seçenek Değildir
Bağımsız sosyalist bir alternatifin bulunmadığı koşullarda CHP’de birtakım solcular görerek HDP ile CHP’nin eşitlenmesi abestir. HDP’nin türdeş olmayan yapısında açıkça sosyalist kesimler olduğu herkesin malumu iken böylesi bir eşitleme siyaseten iki arada bir derede bir tercihin ürünüdür.
Anti-kapitalist, anti-emperyalist, enternasyonalist, feminist, ekolojist, özyönetimci, çoğulcu bir sosyalist seçenek inşası dün olduğu gibi önümüzdeki dönem de sosyalistlerin en önemli görevlerindendir. Böylesi bir görevi yerine getirirken inandırıcı olmak için yüksek politika oyunlarının ötesinde günlük mücadelelerde yer almanın imkanlarını zorlamak gerekir.
Önümüzdeki süreç, sosyalistlerin dışardan da olsa seçimlerde kendi sözleriyle yer almalarını, bağımsız kampanyalarıyla mevcudun en solunda yer alan HDP’ye oy çağrısı yapmalarını gerektirmektedir. 7 Haziran 2015 seçimlerindeki seçimlere bigâne kalma tavrı tekrarlanmamalıdır.
Şimdi bütün gücümüzle Cumhur İttifakı’nı çökertmek için bir kaldıraç görevi görebilecek HDP’yi destekleme ve ezilenlerin, emekçilerin, aşağıdakilerin sözlerini yükseltebilecekleri mecraları inşa etme zamanıdır.