Troçki’nin devrimci Marksizme katkısı elbette ki donuk ve tamamlanmış bir şey olarak düşünülemez. Zaten Marksizmin de bu şekilde algılanması Marksizme, Marksist teoriye verilecek en büyük zararlardan biridir. Marksistler karşılarına çıkan her yeni sorunda olguları yeniden değerlendirmek ve teoriyi yeni gelişme ve ihtiyaçlara göre geliştirmek durumundadırlar. Troçki’nin katkısı Marksistler için vazgeçilemez olsa da aradan geçen altmış yıla yakın süre boyunca donmuş bir Troçkizm düşünülemez. Troçki’nin düşüncesi mücadeleye ve yeni sorunlara göre birtakım gelişmeler göstermiş, vurguladığı bazı noktalar başka yoldaşlarca genişletilmiştir.
Elbette ki Troçkistler arasında koşullara göre uygulanan politikalar, örgütlenme anlayışları, teorik geliştirmelere karşı alınan tavırlara göre biçimlenen farklı akımlar ve örgütlenmeler vardır. Sadece 1930’lardaki sorunlar üzerine Troçki’nin görüşlerine katılmak bugün devrimci Marksist politika yapmak için yeterli değildir. Önemli olan Troçki’nin katkısını günümüz sorunları karşısında geliştirmek ve uygun politikaları hayata geçirmektir.
I. Troçkizm ve IV.Enternasyonal
Bu anlamda da kendisini Troçkist olarak adlandıran birçok grup ve örgüt mecuttur. Troçki henüz hayattayken bile, örneğin Fransa ve İspanya’da farklı politikalar öneren farklı Troçkist örgütlenmeler vardı. Devrimci Marksistler altmış yıldan beri dünyanın dört bir yanındaki farklı politik sorunların kavranış ve çözümlenişlerine ilişkin olarak farklı örgütlenmelere gitmişler, enternasyonalist bakışın doğal bir sonucu olarak örneğin 68’lerin Arjantin’indeki politikalar, Nikaragua Devrimi üzerine tavır, gerilla mücadelesine karşı tavır, Cezayir devrimi’ne, Küba Devrimine, Sri Lanka’daki devrimci mücadeleye, Sovyetlerdeki dönüşümlere karşı tavırlar gibi pek çok meselede farklılaşmışlardır. Bu farklı Troçkist yapılanmalardan yalnızca IV.Enternasyonal altmış yıldır reel bir süreklilik sağlayabilmiş, beş kıtada altmış civarında ülkede programatik ve politik bir uyum içinde mücadele vermektedir. IV.Enternasyonal’den kopup yani ve “devrimci” IV.Enternasyonaller yaratma çabasına girenler olduysa da bunların ömürleri fazla olmadığı gibi dünya devrimci hareketinde de elle tutulur bir iz bırakamadılar ve kısa zamanda ya dağıldı yada küçük sektler haline dönüştüler.
IV.Enternasyonal örgütsel sürekliliğini politik ve torik kazanımlarını geliştirerek hayata geçirebildi. Bu yeni katkılar olmasaydı salt örgütsel çalışma ile IV.Enternasyonal bu günlere ulaşamaz ya da dar bir sekt olarak kalırdı. Bu güne kadar gerçekleştirdiği 14 dünya kongresinde devrimci Marksizmi “Sosyalist Demokrasi ve Proletarya Diktatörlüğü”, “Kadınların Kurtuluşu ve Sosyalist Devrim”, “Ya sosyalim ya Barbarlık”, “Yeniden Yapılanma” “Ekoloji ve Sosyalizm” gibi programatik dökümanlarıyla, devrimci Marksizmi geliştirip zenginleştirmiştir.
Mücadele bize yeni deneyimlerin yanında yeni ve daha gelişkin sorunlar yaratır. Eğer bu sorunlara ve yeni deneyimlere gözümüzü kapatırsak Marksizm bir fosil düşünce olarak kalır. Eğer mücadele ve yeni deneyimler yoksa yeni sorunlarda olmayacağından rahat bir şekilde 1930’ların katkılarıyla mutlu olabiliriz!
II. Reformizm ve Stalinizmin çözülüşü
80’li yıllar dünya sosyalist hareketi içinde oldukça büyük sarsıntıları yaşandığı, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı, neo-liberal saldırının tüm ezilenler üzerinde fırtına gibi estiği, gericiliğin dizginsiz biçimde geliştiği bir dönem olarak hatırlanacak.
Sovyetlerin dağılması işçi hareketini ciddi biçimde sarstı, sosyalizm kitleler nezdinde itibar kaybına uğradı ve bu sarsıntı ile ile birlikte neo-liberal saldırının çakışması devrimci harekette ideolojik ve örgütsel anamda bir dizi belirsizliğe ve gerilemeye neden oldu. Hızlanan sağ dalga kitlesel reformist partileri bile ciddi biçimde etkileyip reformlar için çalışmalarını bile oldukça zorlaştırdı. Reformist sosyal demokratlar artık reformcu konumlarından bile daha geriye giderek burjuvaziye tamamen teslim oldular. aynı süreç Stalinist partileri de derinden etkiledi. Birçoğu isim değiştirip sosyal demokrat partiler konumuna sürüklenirlerken bazıları dağıldı. Dünya solunu üzerindeki stalinist hegamonya bu çözülme sürecinde büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.
Bu yeni durum bir yandan işçi hareketini geniş bir saldırı ve örgütsel, teorik, politik sarsıntıyla karşı karşıya bırakırken öbür yandan da devrimci Marksizmin yeniden işçi hareketi içinde güçlenebileceği koşulları yaratmaktadır. Stalinizmin ve reformizmin eski konumunu yitirdiği bu dönem aynı zamanda devrimciler için yeni bir arayış dönemi olmuştur.
III. Dünya solunda yeniden yapılanma
Bu yeni arayış dönemi berberinde Brezilya’da PT, İtalya’da Refondazione, İspanya’da Izquerda Unida, Türkiye’de ÖDP vb. birçok yeni birleşik kitle partisini, yeni türde örgütlenmeleri, Stalinist referanslar dışındaki devrimci Marksist geleneklerin yeniden araştırılmasını getirmektedir. Elbette ki bu yeni arayışlar ve devrimci Marksist geleneğin yeniden gündeme gelmesi ancak kendini geliştirip yeni deneyler karşısında zenginleştirebilen bir Marksist gelenekle mümkün olabilecektir. IV.Enternasyonal dünya çapındaki bu yeniden yapılanma sürecinde yeni bir kitle enternasyonali kurulmasını önermektedir.
Troçki’nin devrimci Marksizminin kavranması, geliştirilip zenginleştirilmesi solun yeniden yapılanma sürecinde elimizdeki en önemli silahlardan birisidir. Devrimci Markizmin sürekliliğini sağlayan, onu her çeşit tahrifata yozlaşmaya karşı koruyarak, günümüzün yeni sorunları karşısında geliştirerek, zenginleştirerek bu günlere kadar ulaştıran Troçki’nin ve IV.Enternasyonal’in mücadelesi artık yeni bir aşamaya ulaşmıştır