I. Ekim öncesi Troçki (1879-1917)
 
1879 yılında doğan Troçki’nin asıl ismi Lev Davidoviç Bronştayn’dır. Rusya’daki devrimci hareketle1897 yılında tanıştı. Tutuklandı ve Sibirya’ya sürüldü. Sibirya’da Sosyal Demokrat hareket içinde kısa sürede sivrildi ve Londra’ya, RSDİP (Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi)’in Avrupa’da çıkartılan dergisi Iskra’nın yazı kuruluna çağrıldı. Sürgün yerinden kaçarken kullandığı sahte isim olarak gardiyanlardan birinin ismini, Troçki ismini seçti ve dünya devrimci hareketinde bu isimle anılmaya devam etti.
 
Troçki’nin mücadelesinin bu dönemi esas olarak RSDİP’deki 1903 Bolşevik-Menşevik bölünmesinin etkisindedir. Bölünme başlangıçta geçici idi, bu iki kanat iki ayrı partiden çok açık fraksiyon halinde idiler. Ancak 1912 yılından itibaren iki ayrı parti halinde örgütlendiler. Buna rağmen Ekim Devrimi sırasında dahi Bolşeviklerle Menşeviklerin bazı bölgelerde aynı hücrelerde çalıştıklarını da belirtmek gerekiyor.
 
Troçki başta bu bölünmeyi anlamsız bulduğu için bu ayrışmada tarafsız kalmaya ve bu iki kanadın yeniden birleşmesi yönünde çalışmalar yaptıysa da izleyen süreçte Menşeviklere yakın durdu.
 
Bu dönemde Lenin ile ciddi tartışmalara girdi ki Stalinist hizip bu tartışmaları yirmi küsür yıl sonra bolca kullanmıştır. Parti iç politikasına ve sınıfın öz örgütlenmesi olmadan merkezi bir partinin yaratabileceği tehlikelere ilişkin Lenin’e karşı polemik olarak 1904 yılında kaleme aldığı “Politik Görevlerimiz” adlı broşürü bu dönemin ürünüdür. Troçki daha sonra bu bölünme sırasındaki tutumunun yanlış olduğunu söyleyecektir.
 
Rusya’daki 1905 Devrimi, yurt dışındaki sürgünlerin boğucu iç tartışmalarını devrim heyecanıyla sarstı. Troçki bu heyecanla Rusya’ya döndü ve St. Petersburg Sovyeti başkanı oldu. Emekçiler nezninde ve Rusya kamuoyunda tanınması Sovyet başkanlığı sayesindedir. Devrimin Çarlık tarafından bastırılmasını yine tutuklanma ve sürgün yılları izledi. 1905 Devrimi sonuçlarını Rusya gibi burjuva devrimini gerçekleştirememiş bir ülke bağlamında değerlendirdiği ve sürekli devrim kuramını ilk olarak geliştirdiği “Sonuçlar ve Olasılıklar” broşürünü 1906 yılında hapishanede yazmıştır. Troçki sürgünden yine kaçarak bu kez Avusturya’ya yerleşti. Burada çeşitli Sosyal Demokrat dergilere yazılar yazdı. Avrupa’da çeşitli politik çalışmalarda bulunurken ve yazılar yazarken bir gazete hesabına 1912’de Balkan ülkelerini gezdi ve “Balkan Savaşları”nı kaleme aldı. Her şeye karşın tüm bu dönem boyunca özellikle parti meselesinde yanlış bir hat izledi, aralarındaki derin farklılıklara rağmen Menşeviklerle ilkesiz bir cephe oluşturdu ve Bolşevik Menşevik birliğini Menşeviklerin daha sağa kaymalarına rağmen mümkün olduğunu düşündü. Bu 1903 bölünmesindeki tutumundan daha vahim bir hataydı.
 
1914 yılında başlayan 1.Dünya Savaşı’nda II.Enternasyonal’in sosyal-şoven tutumu ve çeşitli Sosyal Demokrat partilerin kendi burjuva devletlerini desteklemeleri üzerine ciddi bir tartışma patladı. Troçki bu tartışmada sosyal-şoven tutum alanları şiddetli biçimde yeren bir tutum alarak Bolşeviklere yaklaştı. Şoven II.Enternasyonal partilerinin dışında kalanları toparlamaya çalışan, enternasyonalist parti ve grupları toparlamaya çalışan, bir anlamda III.Enternasyonal’in öncülü sayılabilecek Zimmerwald Konferansı’na katıldı (1915).
 
Enternasyonalizm konusunda yakınlaşmalarına rağmen, Troçki 1916 yılına kadar Bolşeviklerin tecrit edilmiş sekter bir grup olduğunda ısrar edecektir.

 
II. Bolşevik Troçki (1917-1923)
 
Troçki Menşeviklerin sağ tutumlarını ancak 1917 Şubat Devrimi’nin başlamasından sonra fark etti. Parti tarafından eğitilen işçilerin Şubat Devrimi’nde oynadıkları rolü görerek Bolşeviklerin tecrit edilmiş bir sekt oldukları görüşünü terk etti ve birlik konusundaki ısrarından vaz geçti. Şubat Devrimi’nden sonra 1917’de Rusya’ya döndü ve Bolşeviklere katıldı. Lenin bu katılımla ilgili olarak “Troçki, Menşeviklerle birliğin mümkün olmadığını kavradı ve bu andan itibaren ondan daha iyi bir Bolşevik yoktur” sözünü kullanmıştır.
 
Troçki Bolşeviklere katılmasıyla birlikte Merkez Komitesine girdi. Lenin ile birlikte Ekim Devrimi için Merkez komitesinin diğer üyelerini ikna etmeye çalıştı. Bir süre azınlık durumda kalsalar da sonunda Bolşevik Merkez Komitesi Ekim Devrimine razı oldu. Artık Troçki devrimi gerçekleştiren komitenin başındadır ve bu görevi başarıyla yürütmüştür. Artık devrimi yapan iki kişiden biri olarak adı Lenin ile birlikte anılmaktadır.
 
Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulmasından hemen sonra Almanya ile süren savaşı durdurmak için Dışişleri Halk Komiseri olarak Brest-Litovsk görüşmelerine katıldı.
 
Ancak çarcı ve gerici güçler elbette ki devrimi ezmeye kararlıydılar ve diğer kapitalist ülkelerden aldıkları destekle devrime karşı şiddetli bir saldırıya geçtiler. Böylece Rusya’yı derin acı ve yıkımlara sürükleyen iç savaş başlamış oldu. Bu dönemde Lenin’in ısrarıyla Troçki Savaş Komiseri oldu ve Kızılordu’yu örgütleme işine girişti (Askeri Yazılar).
 
1918-21 yılları iç savaş yıllarıdır ve Troçki bu yıllar boyunca her şeyi iç savaşın gerekliliklerine göre düşünme eğilimindedir. Bu anlayışla iç savaşın son yıllarında yaşamının önemli hatalarından birine sürüklendi: ikamecilik. Yani proletaryanın iradesinin yerine parti iradesini ikame etmek, işçi sınıfının öz eylemliliğini engelleyip yerine partiyi koymak. 1920-21 yıllarında ilkesel değil konjonktürel nedenlerle de olsa, iç savaş yıllarının bunaltıcılığının ardından Rusya Komünist Partisi dışında tüm Sovyet partileri ve parti içindeki fraksiyonlar yasaklandı. Troçki tüm diğer Komünist Partisi önderliği gibi bu tür önlemleri onayladı ve yıllarca savundu. Aynı şekilde zorunlu çalışma, işçi disiplinini sağlamak için zor kullanma, sendikaların devlet kontrolünde olması (Lenin’in bile bu sonuncu politikaya bazı itirazları olmuştur) gibi daha sonradan reddettiği anlayışları da bu dönemde savunageldi. Bu konjoktürel uygulamaları daha sonra Stalinist hizip ilkesel olarak, Leninizmin doğal ilkeleri olarak sunup bürokrasinin toplum üzerindeki baskısının aracı olarak kullanmıştır. Anti-komünistler de yine bu uygulamalara dayanarak Leninizm ile Stalinizm arasında ve hatta Stalin ile Troçki arasında bir fark olmadığını öne sürdüler.
 
Troçki’nin bu dönemi oldukça parlak başarılarla dolu olduğu kadar özellikle sovyet demokrasisi, sosyalist demokrasi adına ciddi hataların yaşandığı oldukça yoğun bir yedi yılı içerir. Pratiğin öne çıktığı bu yıllarda “Gündelik Hayatın Sorunları”, “Edebiyat ve Devrim” gibi dağınık eserler vermiştir.
 
Bu dönem boyunca Troçki’nin pozisyonu Lenin ve Bolşevik parti ile bütünleşmiştir ve bu dönemde kendisini Lenin’in öğrencisi olarak tanımlamaktadır. Bu anlamda da “Troçkizm”den değil Troçki’nin hayata geçirdiği Bolşevik politikalarından söz etmek daha doğru olur. Troçki ancak Stalinist yozlaşmanın belirginleşmesinden sonra devrimci Marksist teoriyi yeni bir rotaya oturtmaya başlayacaktır.

 
III. Devrimci Marksizmin sürdürücüsü ve taşıyıcısı olarak Troçki (1923-1940)
 
Troçki yi Troçki yapan devrimci marksizmin sürdürücüsü yapan dönem bu dönemdir. Devrimci marksizme, Marks’ın, Rosa’nın, Lenin’in Marksist mirasına önemli katkılarının büyük çoğunluğunu bu dönemde yapmış, Marksizme katkı olarak kabul edilen hemen tüm önemli eserlerini bu dönemde vermiştir. Düşüncesi, Sovyetler Birliği’nde 1923’lerde başlayan bürokratik yozlaşma ve Marksizmin çarpıtılarak donuk bir devlet dinine, bürokrasinin çıkarlarının kılıfına dönüştürülmesi sürecine karşı giriştiği mücadele içinde günümüze kadar ulaşan mirası belirginleşip olgunlaşmıştır.
 
Bolşevik önderler bürokratik yozlaşmanın korkunç karakterini 1923 ile 1936 yılları arasında farklı farklı aşamalarda kavramaya başladılar. Ama sorun bunu aynı zamanda kavrayamamış olmalarıdır. Lenin’in yaşamının son yıllarında bürokratik tehlikeyi kavraması ile Troçki’nin soruna eğilmeye başlaması aynı dönemlere rastlar. Lenin’in hasta yatağındaki son mücadelesi bürokrasiye karşıdır. 1924 yılında Lenin’in ölümünden sonra hem Stalin önderliğindeki bürokratik aygıtın iktidar gaspı için saldırısı ve hem de Troçki’ye karşı sürdürülen kampanya yoğunlaştı.
 
Partinin bürokratik yozlaşmasına karşı kendi çizgisini belirginleştirmeye başladığı ünlü “Yeniyol”(1924) broşürü Troçki için bir dönüm noktasıdır. 1927 yılında partiden atılana kadar Troçki önderliğinde oluşan Sol Muhalefet, Stalinist merkeze karşı bürokratikleşme, tek ülkede sosyalizm, ekonomik inşa, hızlı kollektifleştirme, İngiliz-Rus komitesi, Çin devriminin stratejisi gibi konularda odaklanan yoğun bir mücadele yürüttü. Sol Muhalefet birden bire oluşmadı yukarıdaki sorunlara karşı alınan tavırlar çerçevesinde belirginleşti.
 
Troçkizm terimi yine ilk kez bu dönemde Stalinistlerin bir karalama aracı olarak icat edilmiştir. Yani Troçki’nin düşmanları tarafından. Troçki bu kavramı hiç bir zaman kullanmadı. Sol Muhalefet ve Troçki ve IV.Enternasyonal içindeki yandaşları ise kendilerini bolşevik-leninist veya devrimci markist olarak adlandırmayı tercih ederler. Çünkü Troçki’nin yanı sıra diğer devrimci marksist önderlerin sosyalizme katkılarına saygı duyarlar. Ama Toçkist olarak nitelenmekten utandıkları, kendilerini böyle tanımlamaktan kaçındıkları da yoktur.
 
Sovyetlerde Stalinist hizbin yükselişi partideki geniş kesimler için tam bir felaket olmuştur. Birçok deneyimli, Ekim Devrimine emeği geçmiş komünist çeşitli cezalara çarptırıldı. Hapse atıldılar, Sibirya’ya sürüldüler ve nihayet katledildiler. Partiden atılan Troçki de önce 1928 yılında Kazakistan’daki Alma-ata’ya, bu da yeterli görülmeyince 1929’da ülke dışına Türkiye’ye sürüldü.
 
İstanbul Büyükada’da yaşadığı yıllar Troçki’nin düşüncelerini yeniden gözden geçirdiği, Marksizmin çarpıtılmasına karşı verdiği mücadeleyi sistematize ettiği, Uluslararası Sol Muhalefet’i örgütlediği oldukça verimli yıllardır. Aynı dönem, dünya büyük olaylarla çalkalanmakta, Almanya’da faşizm yükselmekte, İspanyol Devrimi tüm avrupayı sarsmakta, 1929 dünya ekonomik krizi tüm dünyayı avucuna almakta, yaklaşan yeni büyük savaşın ayak sesleri duyulmaktadır. “Çarpıtılan Devrim”, “Rus Devrimi Tarihi”, Almanya’da faşizmin yükselişine dair makale ve broşürlerini (“Faşizme Karşı Mücadele”), “Sürekli Devrim”, “Hayatım”, “Lenin’den Sonra III.Enternasyonal” gibi eserlerini, İspanyol Devrimi üzerine yazılarını (“İspanyol Devrimi”) ağırlıklı olarak Büyükada’da yazmıştır.
 
Ancak Türkiye’de Uluslararası Sol Muhalefet’i ve yeni bir enternasyonali örgütlemek için oldukça tecrit edilmiş bir durumdadır. Bu konudaki çabalarını diğer ülkelerdeki yoldaşlarıyla yoğun mektuplaşmalarla ve arada bir gelen ziyaretçilerle sürdürmek zorundadır. O yüzden çeşitli girişimler sonucunda önce 1932 yılında Kopenhag’a ardından 1933’de Fransa’ya gitti ve oldukça zor koşullarda, polis gözetiminde yaklaşık bir yıl orada kaldı. “Sürgün Günlüğü” bu dönemi anlatır. Yine burada kaldığı sürede “Fransa Nereye?” (1934) broşürünü hazırladı. “İhanete Uğrayan Devrim”(1936) Sovyetler Birliği’nin durumu ve Sovyet Demokrasisi konusundaki görüşlerini belirginleştirdiği, ikameciliğe kaydığı yıllardan sonra yeniden sosyalist demokrasi konusundaki görüşlerini sistematize ettiği adeta programatik bir eserdir.
 
Daha sonra önce Norveç’e ve ardından 1937 yılından, Stalin’in ajanları tarafından katledildiği 1940’a kadar yaşayacağı Meksika’ya gitti. “Geçiş Programı”, “Marksizmi Savunurken”, “Savaş ve Enternasyonal” bu dönemdeki eserlerinden bazılarıdır.
 
Fransa, Norveç ve Meksika dönemi esas olarak IV.Enternasyonal’in örgütlendiği yıllardır ve kendi ifadesine göre yaşamının en önemli işidir.

 
IV. Dördüncü Enternasyonal’in inşası için mücadele
 
Uluslararası Sol Muhalefet ve Troçki önce III.Enternasyonal’in düzeltilebilecğini düşündüler ve bu nedenle Komünist Partiler içinde çalışmaya ağırlık verdiler. Ancak Almanya’da Hitler’in zaferini doğuran hatalı politikalar sonucunda artık III.Enternasyonal’in düzeltilemeyeceği ve yeni bir enternasyonal kurulmasının gerekliliği sonucuna varıldı.
 
Troçki’nin yaşamının son dönemi yoğun biçimde IV.Enternasyonal’in inşasına adanmıştır: “…şu anda yapmakta olduğum işin -son derece yetersiz ve kesintili yönlerine rağmen- hayatımın en önemli işi olduğuna, 1917’den daha önemli, iç savaş döneminden daha önemli vs. olduğuna inanıyorum…1917’de orada olmasaydım Ekim devrimi -Lenin’in varlığı ve iradesiyle yönlendirilmiş olarak- gerçekleşirdi…mirasın devredilmesini sağlamak için en az beş yıl aralıksız çalışmam gerekiyor.” Burjuva devletlerin baskısına, Stalinistlerin takibine ve Avrupa ülkelerinde ve Sovyetlerde IV.Enternasyonal militanlarını katletmelerine karşın oldukça zor koşullarda yeni enternasyonal örgütlenebildi. Ve elbette ki kurulduğu yıllarda çok zayıf bir bir durumdaydı.
 
III.Enternasyonal’in kuruluşundaki tartışma orada da yaşandı. Yeni bir enternasyonal kurulması için gerekli şartlar var mıydı? Bu konuda tereddütleri olanlar varsa da Troçki devrimci marksist sürekliliğin sağlanması için yeni bir enternasyonalin inşasında kararlıydı. IV.Enternasyonal birkaç ön toplantıdan sonra 1938 yılında kuruldu. Yeni enternasyonal’in programatik belgesi olan “Kapitalizmin Can Çekişmesi ve Dördüncü Enternasyonal’in Görevleri” ya da kısaca “Geçiş Programı” olarak anılan metni aynı yıl Troçki kaleme aldı. Ve bu metin günümüze kadar IV.Enternasyonal’in temel programatik metni olma özelliğini korumuştur.
 
IV.Enternasyonal oldukça olumsuz koşullarda ve çok zayıf olarak doğmuştu. Buna rağmen aradan geçen süre devrimci marksist sürekliliğin sağlanmasında onun önemini açıkça ortaya koymuştur. Böylesi bir uluslararası odak olmaması durumunda Marksist teorideki tahribat onarılmaz boyutlara ulaşabilir, reformizm ve Stalinizm, Marksizmi tamamen esir alabilirdi. O yüzden Troçki’nin son dönemindeki mücadelesi yeri doldurulmaz niteliktedir. Troçki’nin mücadelesini IV.Enternasyonal’i gözardı ederek değerlendirmek enternasyonalizmi, onu ve düşüncelerini hiç anlamamak demektir.
 
Başlangıçta özellikle Avrupa’daki birkaç ülkeyle sınırlı çok zayıf örgütlere sahip olan IV.Enternasyonal bugün 60 civarında ülkede reel devrim mücadelesinin içindedir ve etkinliği kurulduğu yıllarla karşılaştırılamyacak derecede artmıştır.