Bizler, ev içindeki emeği hiçe sayılan, esnek çalışma adı altında güvencesiz, düşük ücretlerle ve kötü koşullarda çalıştırılan, toprağı boğaz tokluğuna işleyen, örgütlenme hakları ellerinden alınan, evde, okulda, işyerinde, sokakta tacizle, tecavüzle, fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddetle karşı karşıya kalan, kapitalizmin, neoliberal politikaların, erkek egemenliğinin, militarizmin, savaşın, yoksulluğun yükünü kat be kat sırtlayan kadınlar… Yağmacıların ve hırsızların, işsizliğin sebebini kadın istihdamına bağlayanların emek sömürüsüne hayır diyen, eşit işe eşit ücret talep eden, boşanmak istediği için adliye önlerinde, sağlıklı kürtaj ve doğum kontrolü hakkından mahrum bırakıldığı için merdiven altlarında can vermek istemeyen; taciz, tecavüz ve eril şiddetin kader olmasını reddeden kadınlar, grevlerde, direnişlerde, emek ve hak mücadelelerinde omuz omuza veren, farklı dillerde konuşan, farklı cinsel yönelimleri olan, farklı inançlardan ve kültürlerden gelen ama dayanışma ve direniş ruhunu taşıyan kadınlar… Bizler 8 Mart’ta yine alanlarda olacağız. Sokağa çıkmak için her zamankinden fazla nedenimiz var. Kapitalizme ver patriyarkaya her zamankinden fazla isyanımız var! Bedenimize, emeğimize, kimliğimize yapılan saldırılara karşı direnmeye, dayanışmamızı ve mücadelemizi yükseltmeye, tarihimizi birlikte yazmaya devam ediyoruz. Sokakları da geceleri de terk etmiyoruz.

Yaşasın 8 Mart! Yaşasın kadın dayanışması!