Yirminci yüzyılın son on yılındaki gelişmeler çağın temel sorunlarının yeniden sorgulanmasını gerekli kıldı. İnsanlık tam da huzura kavuştu sanılırken tarihin kör karanlıklarından hiç de yabancısı olunmayan sorunlar yeniden belirmeye başladı. Ancak bu kez insanlık tarihinde rastlanmadık bir süratle felakete dolu dizgin gidiliyordu. İnsanlık tarihte belki de ilk kez bu kadar geleceğinden kuşkulu iken, bir yandan da evrenin efendisi gibi gözükebiliyordu.

Neoliberalizmin rakipsiz egemenliğindeki bu on yılda insanlığın ne süfli kesimlerinin, otuzlu yılları hatırlarcasına boy vermesi, irili ufaklı tiranların kader gibi egemenliklerini ilan etmeleri ile, insanlığın geleceği için inandırıcı bir projenin yaratılamaması arasındaki ikilem, çağın temel sorununu oluşturmaktadır. Elinizdeki kitaptaki yazılar böylesi bir dönemeçte, felakete giden trenin imdat kolunu çekmek için, gereken tarih bilincinin kurucu unsarlarına değinmelerinden oluşmaktadır, denilebilir.