IV. Enternasyonal –

 

Bu karar 24 Şubat 2015 tarihinde Amsterdam’da toplanan IV. Enternasyonal Uluslararası Komitesi tarafından oy birliğiyle kabul edilmiştir.
 
1. Bir seneye yakın zamandır en az 5 bin erkek ve kadın (çoğu sivil) öldürüldü (ki bunlara 2000 kadar da askeri eklemek gerekir) ve 150 binden fazla insan savaş nedeniyle Donbass’dan kovularak evlerini ve mülklerini terk etmek zorunda kaldı. Bunların yarısı Rusya’ya, geri kalanı da Ukrayna’nın çeşitli kesimlerine sığındı. Ukrayna’nın Doğu bölgelerinden, cephenin her iki tarafından milyonlarca insan savaş haline dayalı bir otoriter rejim altında insani bir felaket durumunda buldu kendini, ki bu da toplumsal saldırılara karşı halk direnişini engelledi.
 
2. Maydan gibi bir sosyo-politik hareketten ürken Putin Kiev’deki Yanukoviç-sonrası rejimi son derece deforme edilmiş biçimde tarif ederek Rus karşıtı faşistlerin egemenliği altındaymış gibi gösterdi. Böylece Kırım’ın ilhakını ve Rusça konuşan nüfusun sözde “korunması” ihtiyacını meşrulaştırmak istedi. “Ukraynalılar” çoğu kez “faşistlerle” özdeşleştirilirken, ülkenin Batılı kurumlara yönelimini istikrarsızlaştırmak için Doğu Ukrayna’da Moskova tarafından araçsallaştırılan “hibrid savaş” ülkedeki siyasal hayatı dönüştürmüştür: Anti-sosyal politikalarını meşrulaştırmak için ülkenin tüm yönetici seçkinleri tarafından kullanılan bir nefret ve intikam retoriği gemi azıya alırken, post-sovyetik “Vatniki” olarak tanımlanarak (işçi giysisini ifade eden olumsuz sözcük) gözden düşürülen Donbass nüfusu Kiev’in “anti-terör operasyonu” faciasıyla karşı karşıya kaldı.
 
3. Bu nedenle Ukrayna’da, Rusya’da, AB’de ve tüm dünyadaki militanları ve sendikacıları, emekçilerin dayanışmasını zora zokan ve Ukrayna’nın tüm bölgelerinde olduğu kadar Rusya’da ve Avrupa’nın geri kalan kısmında da sadece sağcı ve muhafazakar güçlere yarayan tek taraflı (“kampist”) mantıktan kopmaya çağırıyoruz.
 
Ukrayna solunun, işçi hareketinin ve ilerici güçlerinin demokratik ve solcu temeller üzerinden yeniden birleşmesi hala mümkün, fakat böylesi bir yönelim için önkoşul askeri çatışmanın dindirilmesi ve ateşkes ilanıdır. Her bir savaş günü sağı ve (kimi kez açıkça neo-nazi olan) radikal milliyetçileri güçlendiriyor ve tüm Ukrayna’da otoriter bir diktatörlüğün yerleşmesini daha da mümkün kılıyor. Ayrıca, barışı sağlayarak ve Ukrayna’yı bağımsız bir devlet ve demokratik bir toplum haline getirerek savaş mantığını kırmanın tek yolu bu dayanışma ve birliktir. Bu, çatışmanın tüm mağdurlarıyla dayanışmayı, emekçilerin haklarını, sosyal ve demokratik hakları, anayasal dilsel ve bölgesel hakları ve halkların özörgütlenmesinden ve kendini serbestçe ifade etmesinden geçen kendi kaderini tayin hakkını da savunmayı içerir.
 
Bu nedenle –uluslararası denetim altında- bir ateşkesten yanayız, çünkü ilerici bir askeri çözüm mümkün değil. Bugünün koşullarında bu ateşkesin uluslararası ve ulusal gerici aktörler tarafından imzalanacağını biliyoruz. Bundan dolayı kendi toplumsal ve siyasal haklarını, kendi tercihlerini koruyan halkların seferberliğine dayalı, etkili –yani demokratik ve adil- bir barışın gelecek koşullarını muhafaza etmek üzere bu aktörlere karşı tam bir bağımsızlık ve böylesi bir ateşkesin koşullarına eleştirel bir yaklaşım gerekmektedir.
 
4. Rusya’nın Ukrayna’yı denetlemeye veya parçalamaya dönük herhangi bir “tarihsel hakkı” olduğunu kabul etmiyoruz ve tüm Ukrayna halklarının-Kırım ve Donbass dahil olmak üzere- kendi kaderini tayin hakkını savunuyoruz. Bu hakkın gerçek demokratik bir yönteme ve siyasal bir tercihe imkan tanımayan otoriter ve askeri baskılar altında serbestçe ifade edilebileceğine inanmıyoruz. Bu nedenle Kırım’ın ilhakına karşı çıktık.
 
Bunun yanı sıra, ne Varşova Paktı’nın 1991’de lağvedilmesinin ardından NATO’nun genişlemesinin, ne de Batı emperyalizmi tarafından Ukraynalıların siyasal tercihleri üzerinde egemenlik kurmaya çalışmak için kullanılan çeşitli projelerin ve araçların meşruiyetini tanıyoruz. Esasında Pan-Rus siyasetinin geçmiş deneyimleri, Putin rejiminin baskıcı doğası, Donbass’taki savaş ve Kırım’ın ilhakıdır Ukrayna halkının giderek büyüyen bir kesiminin gözünde NATO’nun meşruiyetini güçlendiren. Somut saldırılar Doğu Ukrayna dahil olmak üzere ülkede Putin karşıtı bir hassasiyeti pekiştirmiştir. Donbass’ta bile Rus yanlısı güçler tüm bölgeyi harekete geçirme ve denetleme konusunda zorluklar yaşamıştır.
 
Kiev’in politikası ve “Anti-Terör Operasyonu” büyük bir felaket teşkil etmiş ve daha büyük bir özerklik için anlamlı bir halk desteği yaratmıştır. Oysa ki, Aralık 2014’de gerçekleştirilen bir kamuoyu yoklamasına verilen yanıtlarda büyük bir çoğunluk Ukrayna içinde iki bölge statüsünün muhafazası lehineyken yalnızca %6 ve %4’ü (sırasıyla) isyankâr bölgelere bağımsızlık verilmesi veya bunların Rusya Federasyonu’na katılması yönünde fikir beyan etmiştir. Bununla birlikte durum bir şehirden diğerine, bir kasabadan diğerine farklı, heterojen ve karmaşıktır. Fakat bu DHC’lerin (Donetsk Halk Cumhuriyetleri’nin) ve Rusya’nın yöneticilerinin siyasal özgürlükleri sağlayabilme, gündelik hayatı teminat altına alma ve sosyal hakları verebilme kapasiteleri konusunda halkta giderek artan bir tedirginlik ve hayal kırıklığı mevcut.
 
Bununla birlikte, güçlü “bölgesel” kimlikler ve Kiev hükümetine yönelik güvensizlik, demokratik olmayan ve aşırı şiddetli iktidara aktif destek anlamına da gelmiyordu. Ukrayna Komünist Partisi bile Ukrayna’nın geri kalan kısmında (Ukrayna topraklarından çıkartılmasına dönük kimi çağrılara rağmen) kendini ifade etme ve aday gösterme konusunda bu sözde Halk Cumhuriyetleri’ndekinden daha fazla imkana sahip olmuştur. Yerel halk her iki taraftan da gelen bombardımanlar ve cinayetlerle rehin alınmıştır.
 
5. Bu nedenle acil bir ateşkesten yanayız. Fakat Minsk anlaşmasının siyasal muhtevasını kabul etmiyoruz. Kırım’ın ilhakının fiili bir kabulü olmasının ötesinde bu anlaşma büyük güçler ve hükümetler tarafından yönetilen bir gizli diplomasi prosedürü aracılığıyla kendi “etki alanlarının paylaşımı” çerçevesinde Ukrayna için yeni bir Anayasa oluşturma yolunu ifade etmektedir: Bu mantığı reddediyoruz.
 
Putin’in hedefi Ukrayna tercihleri üzerinde, bu bölgenin sanayiinin Kiev’den aldığı sübvansiyonların maliyetini üstlenmeksizin belirli bir denetim kurabilmektir. Dolayısıyla – Bosna’daki Sırp bölgesi “Republika Srpska”ya benzer bir biçimde- daha sınırlı bir Ukrayna devleti içinde “devlet” projesine daha fazla inandırıcılık sağlayabilmek için Yeni Rusya (“Novo Rossiya”) adlandırmasından vazgeçildi. Anlaşma, her türden sınır denetimine önkoşul olarak yerel yöneticilere askeri ve yargısal bir aygıt sağlayabilmek için Ukrayna Anayasası’nın değişimini de içermektedir.
 
Minsk müzakerelerinde binlerce Ukrayna askerinin bulunduğu Debeltseve demiryolu kavşağının statüsü konusunda da uzlaşmaya varılamadı. Muhtemelen bini aşkın askerin hayatına mal olan bu yerin ele geçirilişi Donbass “Halk Cumhuriyetleri Birliği”ne bir uzantı kazandırıyor. Böylece Minsk anlaşması istikrarlı bir ateşkes sağlayamadı.

 
Pratikte:
 
* Her türden askeri müdahaleye karşı kontrol sağlayabilecek bir uluslararası denetimin eşlik edeceği bir ateşkes için tüm çabaları destekliyoruz. Bu çatışmanın tarafı olmayan kesimlerden gelecek BM Mavi Kasklılarının bulunması gerekli olabilir.
 
* Ukrayna’nın nötr statüsünden, Rus birliklerinin geri çekilmesinden ve savaş halindeki tüm bölgelerinin acil demilitarizasyonundan yanayız.
 
* Tüm savaş suçlarına dönük soruşturmalardan, yürürlükteki uluslararası hukuk temelinde savaş suçlularının mahkum edilmesinden ve tüm paramiliter birliklerin silahsızlandırılması ve dağıtılmasından yanayız.
 
* Ukrayna Anayasası’nın değiştirilmesi için demokratik bir prosedürün gerekliliğini savunuyoruz.
 
* Her kimden gelirse gelsin yabancı düşmanı söylemleri, nefret söylemlerini kınıyoruz. Ukrayna’da, Rusya’da ve AB’de, tüm hükümetlerden bağımsız, savaş propagandasını ve ırkçılığı eleştiren antifaşist ve savaş karşıtı hareketlerin yanındayız. Ukrayna “tarihin bir hatası” değil; ne Ukraynalılar ne de Ruslar şeytanlaştırılmalıdır.
 
* Sosyal haklara karşı yeni saldırılar dayatan IMF’nin ve AB’nin sözde “yardımları”na karşı savaş tarafından yıkılan bölgelerin yeniden inşası ve mültecilerin ve yeri değiştirilenlerin evlerine dönmesi için uluslararası düzeyde çaba talep ediyoruz.
 
* Ukrayna’nın tüm kesimlerinden siyasal ve sendikal solun militanlarını, paralarını mali cennetlere yatırarak vergiden kaçan oligarklar tarafından ülkenin yağmalanmasını durduracak ve önceki borçları ödemek için IMF’den borç almaya dönük kısır döngüyü kıracak bir toplumsal adalet programı etrafında birleşmeye çağrıyoruz. Hayatta kalabilmek, sosyal ve siyasal haklarını dayatabilmek için Ukrayna halkı, tıpkı Yunan halkı gibi kemer sıkma politikalarını kolektif eylemlerle teşhir edip reddetmeli ve hakikaten böylesi bir yönelimi destekleyen partiler kurmalıdır.
 
*Rusya’da, Ukrayna’da ve AB içinde olsun veya olmasın tüm Avrupa ülkelerinde tüm tahakküm ilişkilerine karşı egemen halkların serbest birliğine dayan bir başka Avrupa için mücadele ediyoruz, ki bu da bizim için sosyalizm anlamına geliyor.

 
IV. Enternasyonal Uluslararası Komitesi, 24 Şubat 2015.

 
(Bu yazı Yeniyol’un Mart-Nisan 2015 tarihli 13. sayısında yayınlanmıştır)